30 Ağustos 2010 Pazartesi

Artık İbra Ezeli Rakipte...

Playstation'da çok çektiğim İbrahimoviç artık Milan'da:=)

Barcelona'da beklentileri karşılayamadı zatende karşılaması zordu çünkü İbo'ya itilip kakılacak bir lig lazımdı ispanya ligide buna çok uzak bir lig.Barça'da da en güzel gollerini estetik hareketlerini(sırtıyla yaptığı asist mesela) izledik ama bir türlü İnter'deki performansını yakalayamadı.

Şimdi artık Milan'da ter dökecek gerçi 3 ekimde yaş 29 olacak.Ama yaşlı Milan kadrosunda baya genç bir yaş bu...İtalya da bizim ülkemize benziyor bakalım ezeli rakipte oynama hem interliler için hem milanlılar için nasıl olacak.İbo büyük ihtimal sert tepkilerle karşılacaktır ama bunun üstüsünden çok kolay gelebilir.Ne diyelim hayırlı olsun...

26 Ağustos 2010 Perşembe

FUCK THE SYSTEM

Bu sene artık Türk futbolunun nasıl dibe vurduğuna şait oluyoruz.Belki takımlarımız Trabzonspor hariç kendilerinden daha iyi takımlara elenmediler ama kendilerinde daha ciddi ne yaptığını bilen takımlara elendiler.Fenerbahçe'nin Kadıköy'de yaşadığı buydu.Kağıt üstünde oyuncuların değerleri P.A.O.K'tan 3 katından fazla ama iş profesyonelliğe gelince, oyuncuların spora bakışına gelince, nasıl oynanması gerektiğine gelince, böyle aralarında uçurum oluyor işte.

Sözde koskoca klüplerimizin haline yine gördük.Ya biz mi kendimizi çok yukarıda görüp böyle hayal kırıklığı yaşıyoruz yoksa hakkatten bizim futbolumuz Katar'daki futboldan hallice mi?

Ulan takımların elenmesine mi kızayım, Türk spor kanallarının bizi Sergen Yalçın-Hikmet Karaman eksenine sıkıştırmasına mı kızayım!Diğer branşlarımızda iyi kötü bir şekilde ülkemizi avrupada da temsil edebiliyoruz ama futbola gelince bu paraları nasıl kullanıyorlarda böyle sonuçlar oluyor.Neden hala 5 milyonluk adama 15 milyon para veip bak büyük transfer yaptık deyip ondan sonra gönderecek klip bulamıyoruz.Bu sistemi Bursaspor yıkar dedik artık şampiyonda oldu dedik hala aynı be kardeşim.Çok yazık bari klüplerimiz yine bu seviyede olsunda o harcadıkları parayı ülke menfaatlerine harcasın hiç değilse ülkemiz biraz gelişsin.

Tüm elenen takımlarımıza(Trabzonspor hariç) kos''kocaman'' YUH!!!

23 Ağustos 2010 Pazartesi

BU LİGİ SEVDİM



Sportoto Süper Liginde iki haftayı geride bıraktık.İlk üçe bakacak olursak:Trabzonspor,Bursaspor,Kayserispor.Bakıyim valla öyle.Allah Allah O meşhur 3 büyükler nerde.Biri 5. biri 10. biri 17. sırada.Vay be bence bu bir ilk araştırmak lazım.Tesadüfen böyle olmadı.Hem geçen senenin şampiyonu Bursasporum hem Trabzonspor hemde Kayserispor hakettiği yerdeler.Tabi ligin başı daha herşey değişir denilebilir ama bence çokda fazla değişmez.Keşke son hafta sıralama böyle olsa.Düşünsenize Galatasaray ligden düşcek,Trabzon şampiyon olcak.Kıyamet alameti.Allahım sen bizim ligimizin sonunu hayırlı eyle amin...

İŞTE ŞAMPİYON...


Kim ne derse desin.Yok Galatasaray transfer yapamadı,Rijkaard sezonu geç açtı,yönetimden çatlak sesler yükseliyor,oyuncular yeterli değil diye.Artık maçlara 3 büyüklerin penceresinden bakmayalım.Bursaspor şampiyon olmuş bir devrim yaratmış ama hala Galatasaray'ın penceresinden bakıyoruz maça daha Ertuğrul Sağlam'ın ne yapması lazım bizim Bursa'ya saygı duyup ona gereken değeri vermemiz için.

Maça gelince Galatasaray üst üste kötü snuçlardan dolayı maça çok hızlı ve istekli başladı.Ama bu süreç kısa sürdü Bursaspor'un orta sahası oyunu dengeledi ve üstünlüğü ele aldı.Şampiyon ünvanın getirdiği özgüvenle oyuncular ne yaptığından emin panik yapmadan güzel oyunlarını sürdürdüler.Bu arada Galatasaray'lı oyuncularda hele birde geriye düştükten sonra kendi oyunlarına bakmayıp hakemle uğraşınca iyice dsiplinden koptular tabi bunu sağlayan yine Sağlam'ın öğrencileri idi.Bursa maçı bu şekilde götürüp 2. golüde bulduktan sonra herşey daha kolay hale geldi.

Umarım Bursaspor bu özgüvenini korur şampiyonlar ligindede üst düzey oyun ortaya koyar ve bir kez daha şampiyon olup 3 büyüklere büyük bir tokat daha vurur.Çünkü 3 büyükler geçen sene neler yaşandığının hala farkında değiller.

17 Ağustos 2010 Salı

Mesut Özil: ' 'Real Madrid'de forma giyen ilk Türk oldugum için çok mutluyum''






















Almanya'da doğdu Real'li oldu helal olsun sana Mesut Özil...


Doğrusunu söylemek gerekirse o kadarda heyecan duymadım ama Türk asıllı bir oyuncunu son 100 yılın en iyi takıma gitmesi önemli bir şey olsa gerek.

Herkes gibi Mesut milli takımı seçseydi Real'e gidemezdi geyiğine girmeyecem ama avrupalı bizim gibi önyargılarıyla bakmıyorlar olaya.Biz açılım bir takım haklar filan konuşurken koskaca Almanya bir Türk'ün sırtında gidiyor tüm farklıkları bir kenara atabiliyor.

Kimse Mesut'a kin duymamalı keyifle onu Real'de izlemeli.Çünkü biz onun yaşdığı ortamda veya nasıl yetiştiğini bilmiyoruz belki zorla Almanya'yı seçti belkide yetire kadar kendisini bize yakın hissetmedi bu bizim sorunumuz değil o yüzden tv programlarında gereksiz polemiğe girmeyelim :=)

Gelelim Mourinho'nun Mesut'u nasıl kullanacağına...

Mesut hiçbir zaman Mourinho'nun şimdiye kadar çalıştırdığı takımlardaki oyuncular gibi takım savunmasına yardımcı olan oraya buraya koşan bir tip oyuncu değil artı fizik gücüde buraları kaldırabilecek güçte değil ama mourinho'nun gözüne girerse çok öenmli bir orta saha oyuncusu olacağıda kesin...

10 Ağustos 2010 Salı

Neden herşeyde geç kalındı...

Fenerbahçe'nin futbolda ne transferde, ne yapılacak olan operasyonlarda, ne oynanması gereken teknik taktikte geç kalmasının sebebi bu iki arkadaş gibi hala rüyalarında Bursaspor şokunu yaşamaları...

Televizyonlardaki konuşmalardan daha gerçekçi bir sebep bence.Ne Alex sorunu,ne Kocaman sorunu,ne başkan sorunu,ne kadro sorunu,ne aşırı rehavet sorunu,ne yanlış transferler sorunu,ne matalite sorunu.Tek sorun Bursaspor şoku... :=)

8 Ağustos 2010 Pazar

Bu sefer kazanan Manchester...

















Chelsea ve Manchester United'ı karşı karşıya getiren İngiltere'nin Süper Kupası Community Shield, muhteşem bir maça sahne oldu. NTV SPOR'dan yayınlanan ve Wembley Stadı'nda oynanan muhteşem karşılaşmayı Manchester United Valencia,Hernandes ve Berbatov'un attığı gollerle 3-1 yenerek kupayı müzesine götürdü. Chelsea'nin tek golü 83. dakikada Salomon Kalou'dan geldi. Geçtiğimiz sezon bu kupayı Chelsea kazanırken Kırmızı Şeytanlar bir şekilde rövanşı da almış oldu.

Karşılaşmanın ilk önemli pozisyonu 9. dakikada Manchester United'dan geldi. Sağ kanattan gelen Valencia'nın ortasına uygun durumda Scholes gelişine vurdu, top auta gitti. 1 dakika sonrasında Chelsea, Anelka ve Kalou ile geldi fakat defans bu pozisyonu uzaklaştırmayı başardı.
Dakikalar 41'i gösterdiğinde Manchester United golü buldu. Önce Scholes harika gördü Rooney'i. Rooney tek pasta ceza sahasına hareketlenen Valencia'nın önüne bıraktı. Genç futbolcu da topu filelere göndermekte zorlanmadı ve Kırmızı Şeytanlar bu golle 1-0 öne geçti. Karşılaşmanın ilk yarısını Manchester United 1-0 önde kapatırken Ferguson ikinci yarıya 3 değişiklikle başladı. Yeni transfer Hernandez, Berbatov ve Nani oyuna girerken Rooney, Park ve Owen oyundan çıkan isimler oldu.

60. dakikada ise maça yedek kulübesinde başlayan Didier Drgoba oyuna girdi. Fildişili futbolcunun oyuna girmesinin ardından oyunu Manchester'ın sahasına yıkan Chelsea bulduğu uygun pozisyonlardan yararlanamadı. 73. dakikada ise Benayoun oyuna girerek ilk kez Chelsea formasının heyecanını yaşadı. O bu heyecanı yaşarken Meksikalı Hernandez daha güzel bir heyecana başlamıştı. Kırmızı Şeytanların yeni transferi genç yıldız Hernandez ilginç bir gole imzasını atarak farkı ikiye çıkararak takımını rahatlattı. 83. dakikada Kalou'nun golü Chelsea'yi umutlandırsa da beraberlik golü gelmedi . Son sözü ise uzatma dakikalarında Berbatov söyledi ve Manchester kupayı müzesine götürdü.

MİLLİ OYUNCULARA PROTESTO

Karşılaşmada forma giyen İngiliz milli futbolcular taraftarların protestolarına maruz kaldılar. Dünya Kupası'ndaki başarısız performansları nedeniyle sahada bulunan milli futbolcular başta Rooney olmak üzere ayaklarına her top gelişinde ıslıklandılar. Protestolara maruz kalan isimlerden biri de VIP tribününde oturan İngiltere Milli Takımı teknik direktörü Fabio Capello idi.

CHELSEA: Hilario, Paulo Ferreira, Ivanovic, Terry, Cole, Essien, Lampard, Mikel, Kalou, Anelka, Malouda.
Yedekler: Turnbull, Benayoun, Drogba, Zhirkov, Sturridge, Van Aanholt, Bruma.

MANCHESTER UNİTED: Van der Sar, O'Shea, Jonathan Evans, Vidic, Fabio Da Silva, Valencia, Scholes, Carrick, Park, Owen, Rooney.
Yedekler: Kuszczak, Berbatov, Giggs, Smalling, Hernandez, Nani, Fletcher.

Hakem: Andre Marriner

Kaynak:ntvspor.net

Bizim ülkemizde olduğu gibi takımlar maça eksik veya istediği futbolu ortaya koyamarak başlamadı.En azından Manchester United için bunu söyleyebilirim.Yeni transferler çok iyi adapte olmuş ve Paul Scholes adında harika bir oyuncu var.Müthiş tecrübesini sahaya yansıtan, niye hala Manchester'ın vazgeçilmezi olduğunu attığı paslarla bir kez daha kanıtlayan bir Scholes vardı.Chelsea'de ise en dikkat çeken Manchester City'den gelen Sturridge idi.Bu sene çok can yakacakmış gibi görünüyor, çok iyi bir oyuncu...

6 Ağustos 2010 Cuma

Bu sefer Bolt'un nefesi yetmedi...
















Diamond League'in 11. ayağı Stockholm'da koşuldu.100 metre erkekler yarışını, dünya rekortmeni Usain Bolt'un önünde 9.84'lük derecesi ile Tyson Gay kazandı.

Yarışa start hakemlerinin üst üste 2 hatası damgasını vurdu.Üst üste iki kez start hakemleri silahı patlatamayınca yarış geç başlamış oldu.Bu hatalardan sonra start verildi.Usain Bolt iyi bir çıkış yapamadı Tyson Gay'de bunu güzel değerlendirdi ve baştan sona kadar yarışı önde götürdü.Bu sonuç gülmeyen adam Tyson Gay'i yine güldüremedi,birinci olmasına rağmen hala ciddiyeti koruyan Gay'i ilk tebrik eden yine Bolt oldu.

Yarış sırasında Bolt'un yüz ifadesi herşeyi anlatıyordu belki de uzun zaman sonra ilk defa bu kadar mücadele ettiği yarış olmuştu.

Artık daha çekişmeli 100 metre yarışları izleyeceğimizi umuyorum.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

YAZIKLAR OLSUN FENERBAHÇE...















Kimse Young Boys'un işte yetenekli genç oyuncuları var, Fenerbahçe hazır değil, transferler tamamlanmadı filan demesin.Bu düpedüz kul hakkı oraya bilet alıp gidenlerin yeni formalarını alıp gelenin hakkını yemek demektir bu.Zaten bir sezon önce yıkılan taraftara bir daha bu ezikliği yaşatmak kimsenin hakkı değil.İki maçtır saçma sapan kartlar görüp takım zor duruma düşüren futbolcular elin İsviçre Liginde bile istikrarlı bir takım olmayan takıma karşı bile üst üste üç pas yapamayacak acizlikte.Bu ne transfer nede teknik taktikle açıklanabilir.Bu tamamen eski kafada olan yönetim, teknik heyet ve futbolcuların sorumluluğu.bu takıma gönül verenlerin biz dünya kulubü olacağız diyenlere hesap sorması gerekir.


Kulüp olarak geçen sene yaşanan hüsrana karşı bir takım hamleler beklerken yine taraftarların ellerinde kötü futbol oynayan,kötü organize takım olan,takımda sahada hiçbir şeyini vermeyen oyuncular yani koskacaman bir 0 var.

Benim canımı sıkan kabüllenemediğim koskaca maçta Fenerbahçe en net pozisyonunu 90+ larda bulmasıdır.Hemde ne Avrupada nede ülkesinde belli bir futbol oynamayan takıma karşı.Kimse laf etmesin.Young boys çoğu anadolu takımlarımızdan kötü bir takım kimse birbirini kandırmasın.Şuan yorumcular Aykut hoca gerekeni yapacaktır takım mantalitesini değiştirecektir diyor nerde 2 yıldır o zaman, böyle bir adamsa.Neden amatör şubelerdeki istikrar başarılar futbolda olmuyor neden.

Ben böyle saçma bir şekilde yönetilen saçma sapan oynayan bir futbol takımı istemiyorum yarın taraftarın gönlünü alabilmek için Ronaldinho'yu getirseler ne olacak sezon bittiğinde futbol adına yine taraftarların övünebileceği kocaman bir sıfır olacak.
Artık iş oyuncu teknik direktör yönetici başkan işi değil değişmesi gereken tek şey profesyonellik.Sayın başkan para konusunda kimse eleştiremez diyor peki bu futbol takımı neden böyle bir karın ağrısı şeklinde diye kendisine soruyor mu acaba yoksa tek derdi para mı?


TEK KELİMEYLE YAZIKLAR OLSUN FENERBAHÇE FUTBOL TAKIMINA

SÜPRİZ DEĞİL 0-1

Fenerbahçe şampiyonlar ligi ön eleme maçında 2-2 nin rövanşında young boysa kendi sahasında 0-1 yenilerek elendi.Yarın gazete başlıklarını merak ediyorum.Büyük utanç,rezillik gibi başlıklar olacak mı acaba?Aslında görünen birşeyin rezillik olması mantıklı değildir.Ama Fenerbahçenin kağıt üstündeki kalitesi bu tip yorumları beraberinde getirecektir.Bir diğer merak ettiğim konu ise gazetelerin kimi suçlu ilan edeceği.Yönetim mi Aykut Kocaman mı yoksa futbolcular mı.Eğer Aykut hoca olursa çok üzülürüm.Aykut hocanın bu sonuçta suçu dahi yoktur bence.


Bu takımın asıl sorunları nelerdir peki?Sayacak olursak
.Yanlış yönetim
.Çözülemeyen problemler
Bunlar temel sorunlar semih sorunu kazım sorunu daumla yaşanan sorular vesayire bu maddelerin içine giriyor zaten.Fenerbahçe bunları halletmeli.Umarım Galatasaray ve Beşiktaş turu geçerler.Onlardan da 1 fire verirsek Türkiyenin en kötü Avrupa macerası olur bizim için.

3 Ağustos 2010 Salı

SERDAL ADALI'DAN "ROBINHO" AÇIKLAMASI!..


















Beşiktaş Kulübü Futbol Komitesi Başkanı Serdal Adalı, Brezilyalı futbolcu Robinho'nun transferi konusunda şu anda herhangi bir girişimlerinin olmadığını açıkladı. Adalı, kulübün internet sitesinden yaptığı açıklamada, ''Yazılı ve görsel medyada Brezilyalı oyuncu Robinho konusunda çeşitli haberler yer almaktadır. Müteaddit defalar resmi internet sitemizden bu oyuncunun transferi konusunda artık bir girişimimizin olmadığını açıklamış olmamıza rağmen benzer haberlerin çıkması üzerine, bu oyuncunun gündemimizden düştüğünü bir kez daha kamuoyunun bilgisine sunarım'' dedi

Elin Manchester City'si takım oyunu oynamıyor,bizi ileri götürecek kapasitede değil,takım içinde huzursuzluk çıkarıyor diye kiralama listesine koyuyor biz ise bu tip futbolculara dünya yıldızı diye bakıyoruz bu mantalite ne zaman bozulacak acaba...

Hayır bu takımları yöneten kişiler hiç mi futboldan anlamıyorlar?Sadece Türkiye'de veya Katar gibi ülkelerde top koşturabilcek futbolcuları alıp dünya yıldızı diye sunup Young Boys'lara OFK Belgrad'lara Plezen'lere karşı berabere kalıp onlara karşı bile ezik futbol oynayıp hala nasıl diyebiliyorlar biz takımı başarılı bir şekilde yönetiyoruz diye anlayamıyorum doğrusu...

Bu turları geçmeleri önemli değil seneye lig bittiğinde yine ellerinde koca bir 0 olacak kulüplerimizin.Tabi bu kafa yapıları değişmediği sürece...

1 Ağustos 2010 Pazar

Emirates Cup...

Açılış maçı;

Olympique Lyonnais:2-2:Celtic FC

Lyon maçta ne yaptığını bilen iyi organize olan bir takım görüntüsü verdi diğer yıllara göre nispeten zayıf Celtic karşısında rahat bir oyun ortaya koyarak 2-0'ı buldu.Ancak özellikle maçın ikinci yarı sonrası yapılan oyuncu değişikleriyle celtic ile lyon arasındaki kadro dengesi birbirine eşit olunca celtic hızlı bir kaç atakla maçı 2-2 tamamladı.Ama Celtic'in hazır olmadğı gözden kaçmadı tabi...Lyon herzamanki gibi iyi oyuncuların yanı sıra geleceğede yatırım niteliğinde genç oyunculara şans verdi.



Arsenal:1-1AC Milan

Günün diğer maçında bildiğimiz gençler ve bildiğimiz yaşlıların mücadelesi vardı:)Arsenal maç boyunca çok etkili taraf oldu.Pozisyonlar buldu,goller kaçırdı müthiş pres ve pas oyunu gençler iyi başardı.Ancak Pato'nun tek kafa golüne engel olamadı.Milan ise hala kalesinde Abbiatti savunmasında Bonera orta sahasında Gattuso ile yeni sezona hazırlanıyor.Milan'ı ne zaman tecrübelilerin yerini gençlerin aldığını göreceğiz acaba.

Maç boyunca en ilginç olaylardan biri de Flamini'ye yapılan protestolardı.Halbuki Flamini çok dostane şekilde ayrılmıştı Arsenal'den.


AC Milan:1-1:Olympique Lyonnais

Emirates Cup'ın diğer günündeki ilk maç Lyon ile Milan arasında idi.Maçta tecrübeliler bu sefer oyuna ağırlığını koydu ve Lyon önünde golüde bularak iyi oyunlarını taçlandırdılar.Lyon'da sonradan oyuna giren isimler ve Briand çok etkili oldular ve Milan kalesinde üst üste pozisyonlar yakaladılar.Golüde buldular ancak daha fazla Milan'ı kovalayacak vakitleri kalmadı.Maçta en çok dikket çekenler Seedorf'un tek başına Milan'ın ataklarını yönetmesi ve Lyon'a yeni transfer olan Jimmy Briand'ın etkili perfonmasıydı.




Arsenal:3-2:Celtic

Gençler maça fırtına gibi başladı yarı sahada müthiş pres ve tek paslarla çok pozisyonlar buldu.Milan maçında da bu şekilde oynamışlardı ama bu sefer pozisyonlar golle sonuçlandı fark üçe kadar çıktı.Oyuncu değişikliklerden sonra Arsenal de futbolcular bir anda hücumcular ve savunmacılar olarak ayrıldı ve bunun sıkıntısınıda çok çektiler.Üst üste pozisyonlar verdiler ve Celtic iki gol buldu.Ancak bu sonuç ev sahibi olan Arsenal'in 3. kez bu kupayı kazanmasını engelleyemedi.

Geçen sezon olduğu gibi bu sezonda Jack Wilshere turnuvada en çok göze çarpan oyuncu oldu.Tam bir orta saha oyuncusu çok yetenekli ve futbol sekası 18 yaşında olmasına rağmen üst seviyede ileride adından çok daha fazla sözettirecektir.






















Webber uçtu, uçurdu!

F1 Macaristan GP'sinin başlangıcında Alonso'ya geçilen Mark Webber, lastik ve pit-stop stratejisiyle zafere uzandı. Bu sezonki 4. yarışını kazanan Red Bull pilotu, genel klasmanda kendisini ve takımını liderliğe taşıdı.

Formula 1'de sezonun 12. ayağı Macaristan'da koşuldu. Hungaroring'de toplam 70 tur üzerinden yapılan yarışta kazanan Red Bull'dan Mark Webber oldu. İkinci Ferrari'den Fernando Alonso olurken, yarışa ilk cepte başlayan Sebastian Vettel ise üçüncülükle yetindi.
Yarışın startında Vettel pol pozisyonunu korurken, Alonso iyi bir çıkışla Webber'i geçerek ikinci sıraya yükseldi.
Oldukça rutin giden yarışın 15. turunda Nico Rosberg'in kazasıyla güvenlik aracı piste girerken, önündeki isimlerin pite girmesine karşın yumuşak lastiğiyle hızlı turlar atan Webber ilk sıradaki yerini sağlamlaştırdı. 23. turda da Hamilton'ın yarış dışı kalması, dolaylı olarak ikincilik mücadelesini belirledi. Yarışa 5. sırada başlayan şampiyona lideri McLaren pilotu, aracının stop etmesiyle şok yaşarken, piste giren güvenlik aracı yarışın seyrine etki etti. Güvenlik aracaıyla arasındaki mesafeyi koruymadığı için Vettel'e pite girme cezası verilince, Red Bull'un Alman pilotu pol-pozisyonunda başladığı yarışı 3. sırada bitirmek zorunda kaldı.
1:41:05.571'lik derecesiyle bu sezonki 4. zaferini kazanan Mark Webber, Hamilton'ın puansız kapattığı Macaristan'dan liderliği devralarak ayrıldı. Sezonun en çok yarış kazanan ismi konumuna gelen Avustralyalı sürücü 161 puanla pilotlar klasmanında ilk sıraya yükseldi.
Vettel 3.'lüğüne karşın 151 puanla 2. sıradaki Hamilton'ın 6 puan gerisine yanaşırken, Macaristan'dan ikincilikle ayrılan geçen haftanın tartışılan isimlerinden Fernando Alonso da puanını 141 yaptı.
Markalar kategorisinde de günün karşı ismi Red Bull oldu. Hungaroring'den 40 puanla ayrılan Red Bull, 8. sırada finiş gören Button'la 4 puana razı olan McLren'den liderliği aldı. Sezonun 12 yarışı sonrası Redd Bull 312 puanla ilk sıraya yükselirken, McLaren 304 puanla 2., Ferrari ise 238 puanla 3. sırada yer buldu.
Macaristan Grand Prix'sinin ardından Formula 1'e 4 hafta ara verilecek. Sezonun 13. yarışı 29 Ağustos'ta Belçika'da koşulacak.

Kaynak:Ntvspor.net

FUTBOL ÖLÜYOR



Futbol artık eski popilerliğni yitirdi.Kimse doğru dürüst maç bile izlemiyor.Artık insanlar başka spor dallarına yöneldi.Daha heyecanlı daha güzel maçların yaşandığı sporlara yöneldi.Peki neden futbol seyircisini kaybediyor.Bunu nedenlerini sıralayacak olursak;

.Eski heyecanını kaybetmesi
.Takımların artık gol atmaya değil attırmamaya yönelmesi
.Futbolun sanayileşmesi
.Aşırı profesyonellik anlayışı
.Futbola artık çok kolay ulaşılması gibi

Bunlara aklıma gelenler.Bence 10 sene sonra falan basketbolla futbol popierlik anlamında yer değiştirebilir.Ülkemizde düzenlenecek olan Türkiye 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası halkımızı baskete daha çok yaklaştıracaktır.Futbol ise ölüme yaklaşmaya devam edecektir.